Yeniden yazmaya bir
kitap tanıtımı ile başlayayım. Rezvan Ameli’nin yazdığı, Zümra Atalay ve
Kültegin Ögel’in çevirisini yaptığı 25 Farkındalık Dersi.
"En son ne zaman bir
üzümü , bir kirazı , bir ısırık elmayı çok yavaş çiğnediniz ve gerçekten tadını
aldınız ve kokusunu algıladınız? Elbiselerinizin kumaşının cildinizde bıraktığı
hissi algılamak için ne sıklıkla vakit ayırıyorsunuz? Hiç yünün pamuğun ve
ipeğin hissettirdiği duygunun bilincine vardınız mı? Hiç tüm dikkatinizi tek
bir nefes alıp vermeye odakladınız mı ve bunu başlangıcından sonuna kadar
dikkatlice takip ettiniz mi? Ayak tabanlarınız nasıl hissediyor? Hiç ağırlığınızı
ayaklarınızın dört köşesinde nasıl dengelediğinizi fark ettiniz mi? Tek bir
adımın ileri adım atarken ayağı kaldırma , hareket ettirme ve yere basma bileşenlerine dikkat ediyor musunuz?
Peki, geriye doğru veya yana adım atma esnasında yaşanan duygulara? Hiç tüm
dikkatinizi , merakınızı veya açık tavrınızı bir acı deneyimine odakladınız mı
, yoksa daha ziyade hemen otomatik olarak ağrı kesiciye veya başka bir çareye
sarılmaya mı karar verirsiniz? Bu günlük deneyimlere dikkat etme ve bunları
kabullenme bizim mevcut an ile ilgili bilincimizi arttırmamıza yardımcı olur. Düşünce
bu deneyimleri yargılamamak ve değerlendirmemek , yalnızca bunları basitçe
algılamaktır. Bunu yaparken gelecek ile ilgili daha az endişe duyar ve sürekli
geçmiş ile ilgili aynı şeyleri düşünmekten kaçınmış oluruz. Farkında kalmanın
dikkatimizi tekrar tekrar mevcut ana odaklamanızı gerektirmesinden dolayı korkularımızdan
ve zihin meşguliyetinden kurtuluruz.
Düzenli bir farkındalık pratiği –deneyimlerle
yan yana durmak ve bunların bilincinde olmak- hayatımızın yalnızca bir bölümüne
değil tamamına tam katılımcı olmamıza imkan tanır. Farkındalık bizim hoş,
nahoş, veya nötr deneyimleri tarafsızca kabullenmemize yardımcı olur. Bize zamanın
ve de nefesin , görüntülerin , seslerin , duyguların ve düşüncelerin –hoş, nahoş
ve ya nötr deneyim olarak yorumlanan tüm deneyimlerin- insani koşul denilen ,
insanlığımızın evrensel ve ayrılmaz parçaları oldukları yeniden hatırlatılır. Kendi
insani koşulumuzu açıklık ve takdir ederek gözlemlemeyi , bunlara dostça
yaklaşmayı ve uyum sağlamayı öğreniyoruz. Hatta acı, korku, kızgınlık ve
huzursuzluk gibi görünürde tipik olarak hoş olarak algılamadığımız deneyimlere
dahi kollarımızı açmaya çalışacağız. Böylesi deneyimlere dikkatimizi ve
şefkatimizi vererek bunları yeni bir şekilde ilişkilendirmeye çalışacağız. Belirli
bir anda belirli bir tetikleyiciye tepki olarak deneyim yaşamamız oldukça özgündür
fakat deneyim hakkında oluşan duygular , hisler, ve düşünceler evrenseldir ve
bizim insani koşulumuza yerleşiktir. Korkuya
, kızgınlığa, çaresizliğe, sıkkınlığa ve neşeye ve de bu hallerin beraberinde
getirdikleri çeşitli algılara ve düşüncelere dostane ve sevgi dolu dikkatimizi
vermeyi tercih edebileceğimizi öğreniyoruz. Farkındalığın görevi insan olmayı
tüm halleriyle deneyimleyebilmek ve hoş görebilmektir. Bu sevgi dolu ,
farkındalığı tüm deneyimlere uygulayabilmenin bir seçim olduğunu ve bunu aşama
aşama başkalarına genişletebileceğimizi öğreniyoruz. Farkında dikkatimizi
sevdiklerimize, arkadaşlarımıza ve komşularımıza ve yeterince pratik ile
sevmediğimiz veya şahsen tanımadığımız kişilere dahi genişletebileceğimizi
öğreniyoruz. İnsanlığımızın tüm deneyimini
ne derece takdir eder , kabul eder ve buna ne derece açık olursak
dünyadaki her insan hatta başka türler ile paylaştığımız benzerlikleri de o
derece takdir ederiz. Bu kulağa basit fakat aynı zamanda zor geliyorsa eğer,
evet öyledir. Çıkarımlar çok engin ve akla durgunluk verici . Ve en çarpıcı
olanı , buna katılımcı olup olmamayı seçebiliriz . Aramızdaki herkes
kişinin içinde başlayan ve faydaları doğal olarak dışarıya, sevdiklerimize , iş
arkadaşlarımıza , komşularımıza ve toplumlara yansıyacak olan bu sessiz ihtilale
katılımcı olabilir."
25 Farkındalık
Dersi
Yazar: Rezvan Ameli
Çeviri Editörü: Zümra Atalay , Kültegin Ögel
Yayınevi : Nobel Akademik Yayıncılık