16 Kasım 2019 Cumartesi

Farkındalık Denizi


  Yeniden yazmaya bir kitap tanıtımı ile başlayayım. Rezvan Ameli’nin yazdığı, Zümra Atalay ve Kültegin Ögel’in çevirisini yaptığı 25 Farkındalık Dersi.
  "En son ne zaman bir üzümü , bir kirazı , bir ısırık elmayı çok yavaş çiğnediniz ve gerçekten tadını aldınız ve kokusunu algıladınız? Elbiselerinizin kumaşının cildinizde bıraktığı hissi algılamak için ne sıklıkla vakit ayırıyorsunuz? Hiç yünün pamuğun ve ipeğin hissettirdiği duygunun bilincine vardınız mı? Hiç tüm dikkatinizi tek bir nefes alıp vermeye odakladınız mı ve bunu başlangıcından sonuna kadar dikkatlice takip ettiniz mi? Ayak tabanlarınız nasıl hissediyor? Hiç ağırlığınızı ayaklarınızın dört köşesinde nasıl dengelediğinizi fark ettiniz mi? Tek bir adımın ileri adım atarken ayağı kaldırma , hareket ettirme  ve yere basma bileşenlerine dikkat ediyor musunuz? Peki, geriye doğru veya yana adım atma esnasında yaşanan duygulara? Hiç tüm dikkatinizi , merakınızı veya açık tavrınızı bir acı deneyimine odakladınız mı , yoksa daha ziyade hemen otomatik olarak ağrı kesiciye veya başka bir çareye sarılmaya mı karar verirsiniz? Bu günlük deneyimlere dikkat etme ve bunları kabullenme bizim mevcut an ile ilgili bilincimizi arttırmamıza yardımcı olur. Düşünce bu deneyimleri yargılamamak ve değerlendirmemek , yalnızca bunları basitçe algılamaktır. Bunu yaparken gelecek ile ilgili daha az endişe duyar ve sürekli geçmiş ile ilgili aynı şeyleri düşünmekten kaçınmış oluruz. Farkında kalmanın dikkatimizi tekrar tekrar mevcut ana odaklamanızı gerektirmesinden dolayı korkularımızdan ve zihin meşguliyetinden kurtuluruz.
Düzenli bir farkındalık pratiği –deneyimlerle yan yana durmak ve bunların bilincinde olmak- hayatımızın yalnızca bir bölümüne değil tamamına tam katılımcı olmamıza imkan tanır. Farkındalık bizim hoş, nahoş, veya nötr deneyimleri tarafsızca kabullenmemize yardımcı olur. Bize zamanın ve de nefesin , görüntülerin , seslerin , duyguların ve düşüncelerin –hoş, nahoş ve ya nötr deneyim olarak yorumlanan tüm deneyimlerin- insani koşul denilen , insanlığımızın evrensel ve ayrılmaz parçaları oldukları yeniden hatırlatılır. Kendi insani koşulumuzu açıklık ve takdir ederek gözlemlemeyi , bunlara dostça yaklaşmayı ve uyum sağlamayı öğreniyoruz. Hatta acı, korku, kızgınlık ve huzursuzluk gibi görünürde tipik olarak hoş olarak algılamadığımız deneyimlere dahi kollarımızı açmaya çalışacağız. Böylesi deneyimlere dikkatimizi ve şefkatimizi vererek bunları yeni bir şekilde ilişkilendirmeye çalışacağız. Belirli bir anda belirli bir tetikleyiciye tepki olarak deneyim yaşamamız oldukça özgündür fakat deneyim hakkında oluşan duygular , hisler, ve düşünceler evrenseldir ve bizim insani  koşulumuza yerleşiktir. Korkuya , kızgınlığa, çaresizliğe, sıkkınlığa ve neşeye ve de bu hallerin beraberinde getirdikleri çeşitli algılara ve düşüncelere dostane ve sevgi dolu dikkatimizi vermeyi tercih edebileceğimizi öğreniyoruz. Farkındalığın görevi insan olmayı tüm halleriyle deneyimleyebilmek ve hoş görebilmektir. Bu sevgi dolu , farkındalığı tüm deneyimlere uygulayabilmenin bir seçim olduğunu ve bunu aşama aşama başkalarına genişletebileceğimizi öğreniyoruz. Farkında dikkatimizi sevdiklerimize, arkadaşlarımıza ve komşularımıza ve yeterince pratik ile sevmediğimiz veya şahsen tanımadığımız kişilere dahi genişletebileceğimizi öğreniyoruz. İnsanlığımızın tüm deneyimini  ne derece takdir eder , kabul eder ve buna ne derece açık olursak dünyadaki her insan hatta başka türler ile paylaştığımız benzerlikleri de o derece takdir ederiz. Bu kulağa basit fakat aynı zamanda zor geliyorsa eğer, evet öyledir. Çıkarımlar çok engin ve akla durgunluk verici . Ve en çarpıcı olanı , buna katılımcı olup olmamayı seçebiliriz . Aramızdaki herkes kişinin içinde başlayan ve faydaları doğal olarak dışarıya, sevdiklerimize , iş arkadaşlarımıza , komşularımıza ve toplumlara yansıyacak olan bu sessiz ihtilale katılımcı olabilir."


25 Farkındalık Dersi
Yazar: Rezvan Ameli
Çeviri Editörü: Zümra Atalay , Kültegin Ögel

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder