15 Mart 2017 Çarşamba

Depresif Psikiyatrist(eş-baba-arkadaş-bisikletçi-doğasever-astrofotoğrafçı vb.)


     
  Konuşamazsam yazarım. Bu düşünce ilk ne zaman belirdi zihnimde hatırlamıyorum. Bu cümleden,  yazmak konuşmak kadar kolay anlamı çıkmasın. Tek bildiğim yazmak istediğim. Konuşamadığım için yazmak işin doğrusu. Kendimi ifade etmek için , iletişim kurmak için , hayal kurmak için...
   Konuşmak uzun zamandır zor benim için. Cana yakın sohbet etmek, koşulsuz dinlemek, konuşmak için fırsat kollamak... İşin zorluğu da tam burada başlıyor. Hayatımı konuşarak kazanmam gerekiyor. Çünkü ben bir PSİKİYATRİSTİM...

  Hep böyle değildim. Konuşmayı sevdiğim günleri hatırlıyorum. Bir çok alanda aktif bir şekilde hayatımı sürdüre biliyordum. İyi bir arkadaştım , iyi bir öğrenciydim , fazla hobim yoktu belki fazla kazancımda yoktu ama çok güzel şeyler yaptığımı hatırlıyorum. O günleri o kadar özlüyorum ki. Kanserli çocukların peşinden koşmayı, onlar için sürpriz hazırlamayı, aylık 200 liralık kazancımı onlar için harcamayı, umudunu kaybetmişlerle ümit edebilmeyi, Arifan radyoyu, Radyoda teknik servis olarak çalışmayı , Necati dayının sohbetinde teknik olarak çalışırken hüngür hüngür ağlamayı, kitap okumayı, ney üflemeyi... daha ne kadar çok şey sayabilirim.
  Ne zamandan beri depresyondayım hatırlamıyorum. Önce hayal etmeyi unuttum galiba, sonra yaşama sevincimi, bugünü yaşama arzumu. Yavaş yavaş depresyon kişiliğim oldu.
  Terzi sökük misali bir psikiyatristin kendisine depresyon tanısı koyması zor, tedaviyi kabul etmesi ise daha zor.
  Bilin ki bu yazıları okuyorsanız artık Depresyonda değilim.
...... 2 hafta sonra....
  İşte size tamda bunu vadediyorum. Depresyonu yenmek hem çok zor hemde çok kolay. Özellikle de depresyon kişiliğiniz olmaya başladıysa. Muhteşem bir karar alıp uygulamaya koyulursunuz bir de bakmışsınız hoop tekrar depresyondasınız.  Aynı kısır döngüler, aynı acılar, aynı ızdıraplar, aynı hatalar. Size depresyonu anlatmak istiyorum. Ama bir doktor edasıyla değil. Çünkü kendi depresyonumu anlatmak istiyorum. Nasıl depresyona girdim, depresyonu nasıl yaşadım ve depresyondan nasıl kurtulmaya çabaladım. Çünkü hayatı doyasıya yaşamak, her anından keyif almaya çalışmak, güzel anılar biriktirmek zorlu bir süreç. Zaman zaman depresyonla bölünebilen bir döngü. Ama tabi ki bu süreci kısır döngü haline getirmemek elimizde.
 Bir çoğunuz şunu sorabilir: ama ben depresyonda değilim ki.
 O zaman bir deney yapalım. Bir gün içinde 5 dk. İnsanları gözlemleyin. "Aaaa bu çok kolay" demeyin. 5 dk. Bazen çok uzun olabilir. Buna vakit ayırın. Sabah kalktınız 1 dk. kendinize bakın güne atılmadan önce. En önemli dinlenme kaynağınız olan uykunuz nasıldı. Kolay uykuya daldınız mı. Güzel bir uykunuz oldu mu?Görmeden, konuşmadan , başka sesleri dinlemeden  sadece kendinizi dinleyin. Ağrıyan bir yeriniz var mı. Kendinizi dinlenmiş ve güne hazır hissediyor musunuz? Sonra gün içinde ara ara durarak , başka hiç bir şey yapmadan çevrenizde ki insanlara bakın. Evdekilere, işe okula gidiyorsanız trafiktekilere, otobüstekilere, dolmuştakilere. Yemek yerken, bankada sıra beklerken. Bazen keyifli bir şeyle uğraştığını düşündüğünüz kişilere bakın bakalım. Nasıl bir hayatları var, nasıl bir yaşamları var görmeye çalışın...

Çevremizde ne kadar çok stres var.
  Depresyon yabancı bir kelime olsa da hayatımız içinde bir çok formu var. Buna dair bir ayna benimkisi.
Hazır mısınız... O zaman Haydi depresyondan kurtulmaya, depresyondan korunmaya...  


Illustration by Tara Jacoby

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder